1988 Yılında doğmuş… Şunun şurasında hepi topu 26 bitmiş 27’ye doğru yol almakta… Bana göre müziğe bakışı, özellikle de Türk Sanat Müziğine bakışı, yaşından bir hayli fazla yol almış bir gencin yazısını sizlerle paylaşmaktan mutlu olacağımı belirtmek isterim… Okudukça sizlerde hak vereceksiniz…
“Konu müzik olduğunda, önce çoğu kişi müziksiz bir dünya düşünülemeyeceğini ifade eder. Daha sonra müziğin evrensel olup olmadığı tartışılır ve tüm bu süreçte herkesin aklına ve diline gelen söz şudur: “Müzik ruhun gıdasıdır.” Gerçekten müzik, insanı başka âlemlere götürmeyi başarabilen, nadir araçlardan biri bence. Derdi, sevinci ve düşünceyi anlatabilmenin, en kestirme yolu belki de müziktir.
Müzik, ruhun gıdasıysa; Türk sanat müziği ruha ilaçtır. Neden mi? Gerek Türk müziğinde gerekse de dünya müziğinde Türk sanat müziğindeki kadar makâm zenginliği ve beste güzelliği yoktur. Bir şarkıda 7-8 makâmın değiştiği eserler, söylemek için gerçekten güçlü bir nefese ve gırtlağa sahip olmayı gerektiren besteler çoklukla Türk sanat müziği eserlerindedir.
“Gecenin Matemini Aşkıma Örtüp Sarayım” adlı TSM eserini dinliyorum ve etrafa bakan gözlerim, sanki kapanmış gibi. Bedenimin ve düşüncelerimin ağırlığını unutup, bir boşlukta hafifçe dalgalanır gibi hissediyorum kendimi. Böylesine bir haz, bu kadar güçlü bir etki cidden başka tür müziklerle sağlanmıyor veya bana öyle geliyor. Ayrıca müzikte sözün yadsınamaz bir önemi bulunduğunu dikkate alıp, Türk sanat müziğinin de edebî sanatlarla örülmüş muhteşem bir derinliği yakalayan güftelerinin hakkını vermemiz gerekir. Güncel Türk müziğinde bu derinliği, böyle üst düzey bir dille anlatan parça yok denecek kadar azken, TSM güftelerinin içinde bu derinliği yakalamayan parça sayısı sınırlıdır.
Türk milletinde şöyle de bir gelenek vardır ki, özellikle bun’lu (dertli, efkârlı) insanların gittiği meyhânelerde Türk sanat müziği şarkıları çalınır. Bu nedenle Türk sanat müziğini seven insanlara, doğal bir koşullanmanın yanlış bir sonucu olarak “âlemci” yakıştırması yapılır. Hâlbuki TSM parçaları zaten insanları içmeden sarhoş etmeye yettiği için, bu müzik türünden hoşlananların illa âlemci olması şart değildir. Dahası ayık kafa ile bile zor anlaşılacak derinlikteki sözlerin, esrik (sarhoş) hâlde anlaşılması daha zordur. Belki bu işin sırrına erişmenin sırrı da burada saklıdır.”
Radyo 1959’un bir Türk Sanat Müziği yayıncısı olarak yüreğinden gelenleri kalemine döktüğün için teşekkürler sana.