21 MAYIS 1864 ÇERKES SÜRGÜNÜ
Rusya topraklarından Osmanlı topraklarına 151 yıl önce sürgüne gönderilen ve soykırıma uğrayan Çerkes halkı için 21 Mayıs, Çerkes halkının belleğine kazınan tüm acıları, savaşları, insanlık dışı uygulamaları dünyaya haykırmak istediği gündür. Birbirinden koparılmış ve farklı coğrafyalara dağıtılmış halkın birlikte
yaşama irade ve arzusunu haykırdığı bir gündür.
Yaklaşık 300 yıl süren Osmanlı-Rus savaşında, Rusların galip gelmesinin ardından Osmanlıyı destekleyen Çerkeslerin anavatanlarından
sürgün edilmeleri ve soykırıma uğramalarının üzerinden 152 yıl geçti. Dönemin Rus belgelerinde ve gazetelerinde “Dağlılar” olarak söz edilen
Çerkeslerin sürgünü sırasında 1,5 milyon insanın sürgün edildiği bunlardan 500 bininin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.
Her yıl Çerkes Soykırım ve Sürgünü’nü anma etkinliklerinin düzenlendiği 21 Mayıs tarihi ise Rus ordularının Mzımta nehri civarında nihai zaferi
kazandığı tarihi ifade ediyor.
“Türkiye’de, Suriye’de, Mısır’da, Ürdün’de, İsrail ve Filistin’de, Rusya’da, Avrupa ve Amerika’da, Kafkasya’nın pek çok kentinde ve köyünde yapılan 21 Mayıs Çerkes Soykırım ve Sürgününü anma etkinlerinde Çerkesler Karadeniz kıyılarına iner, Nart ateşi yakar,ölenlerin anısına denize çiçekler,mumlar bırakır ve “Bu deniz, bu toprak, bu gökyüzü sürgünümüze tanıktır. Bu deniz, bu toprak, bu gökyüzü daha dün gibi hatırlar. Ağıt yakar, eşitsiz, haksız ve hukuksuz bir savaşın sürgün ettiği, yollarda yitip giden 1.5 milyon Çerkesi derin bir acı ve hüzünle anar.
—Çerkes Sürgününe tanıklık eden yaşlı bir Çerkes anılarında şöyle diyordu,
Deniz kenarında yedi yıl boyunca atılmış insan kemikleri vardı.
Kargalar erkek sakallarından ve kadın saçlarından yuvalarını kurarlardı.
Deniz yedi yıl boyunca karpuz gibi insan kafataslarını atıyordu.
Benim orada gördüklerimi düşmanımın bile görmesini istemem ”
Yüzlerce ilticacı kişiler arasında bir teknede kucağında ölen bebeğinin denizciler tarafından denize atılmasını
önlemek için
annenin yavrusunun kucağında sallayarak söylediği ninni;
Uyu yavrum uyu
(Shich nane)
Kabaran denizin dalgaları beşiğin olmuş sallıyorlar seni
Rüzgar vuruyor yağmacıların ak renkli yelkenlerine
Beşiğin gemiye
Shich nane – shish noniy
(uyu yavrum uyu)
Artık babanın evinde değilsin Karadeniz’in koynundasın
Rüzgar tam hızıyla vurduğunda
Küçük vatanlarına geri dönmek için, hatırla denizin tuzlandığını
Göç edenlerin gözyaşları ile
Büyüdüğünde tekrar geç Karadeniz’i
Bul evinden geri kalanları, temizle ocağını sarmış sarmaşıklardan
Tekrar yak sönen evin ateşini
(Hibla-Gerzmava-shish nane)
Şıs nanıy, sis nanıı
Wicus sorpıs wo nanlıy
Rıyunu yıpum wubır wonus
Bu şiirin bir kıtası aslında bir çok devam kıtası mevcut. Ayrıca dünyanın çok tanınmış bölgenin bir sanatçısı,
Sopranu Hibla Gerzmava tarafından seslendirilmiştir. Şiirin tamamı 10 kıtadır.
Çerkez ulusunun başı hep dik kalmıştır eğilmemiştir, ama kırılmıştır. Ama kökleri hala sağlamdır.
Bir gün yine bütün değerleri ile ayağa kalkacaktır.